2011 gelin başı modelleri

Gelinliğinizin şıklığını zevkinize uygun saç modeliyle tamamlayabilirsiniz. 2011 yılında uzman kuaförler tarafınca tasarlanmış muhteşem gelin başı modellerini sizlerle paylaşıyoruz. Beğendiğiniz modelleri yazıcı yardımıyla çıkartarak kuaförlerinize götürürseniz sizlere mutlaka yardımcı olacaklardır. İşte modellerimiz :

2011 gelin basi 1 2011 Gelin Başı Modelleri

2011 gelin basi 2 2011 Gelin Başı Modelleri

2011 gelin basi 3 2011 Gelin Başı Modelleri

 

 

Devamı için => 2011 gelin başı modelleri tıklayın.

Çocuklarda Bel Ağrısını Önemseyin

Sırt çantaları çocuklarda bel ağrısı nedeni değil; başka hastalıkların habercisi olabilir.

Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ufuk Aydınlı, çocuklarda ağır sırt çantası taşımanın bel ağrısı nedeni olmadığını belirterek, ebeveynleri çocuklarda görülen bel ağrısı şikâyetlerinin tümör ya da iltihap gibi başka hastalıkların nedeni olabileceği konusunda uyarıyor.

Çocuklarda bel ağrısının olmadığını belirten Prof. Dr. Ufuk Aydınlı, “Eğer bir çocuk belinin ağrıdığını söylüyorsa nedeni bulunana kadar araştırılmalıdır. Halk arasında yaygın olan ‘büyüme ağrısı’ diye bir kavram da yok. Ebeveynler, çocuklarının bu tür ağrılarını sırt çantalarına ya da büyüme ağrılarına bağlamadan ağrının nedeni üzerinde önemle durmalıdırlar” diye konuşuyor.

Toplumun özellikle 20 yaş üzerinde çok yaygın olarak görülen bel ağrısı sorununun çocuklarda görülme sıklığı sıfıra yakın… Bugüne kadar özellikle okul çağındaki çocuklarda görülen bel ağrısı sorununun nedeni olarak ağır sırt çantaları gösteriliyordu… Ancak Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ufuk Aydınlı, çocuklarda bel ağrısının olmayacağını belirterek, ebeveynleri “Eğer bir çocuk belim ağrıyor diyorsa bunun sebebi mutlaka araştırılmalı. Bu durum, iyi ya da kötü huylu tümör ya da iltihap gibi patalojik başka bir sorunun nedeni olabilir” diyerek uyarıyor.

Toplumda 20 yaşına gelen bireylerin yüzde 50’si, 60 yaşına gelen bireylerin ise yüzde 80’inin en az bir kez bel ağrısı sorunu ile karşılaştığını anlatan Prof. Dr. Ufuk Aydınlı, çocuklarda ise bel ağrılarının olmadığını özellikle vurguluyor. Çocukların kısa süreli değil, ısrarcı ve uzun süreli bel ağrılarının üzerinde önemle durulması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Ufuk Aydınlı, şunları söylüyor:

“Çocuklar belinin ağrıdığını söylediklerinde ebeveynler genellikle bunları ağır sırt çantalarına ya da halk arasındaki ifadesiyle büyüme ağrısına bağlıyor. Oysa bu çok yanlış. Çocuklarda bel ağrısı olmaz. Üstelik büyüme ağrısı denilen bir kavramda yok. Böyle bir ağrı söz konusu değil. Eğer çocuk belinin ağrıdığını söylüyorsa bunun nedeninin anlaşılana kadar tüm tıbbi gerekler yerine getirilmeli. Çünkü bu ağrıların nedeni iltihap ya da iyi ya da kötü huylu tümör gibi başka hastalıkların nedeni olabilir. O nedenle çocuğun belinin ağrıdığını söylemesi gerçekten önemli. ”

Yapılan bazı çalışmaların çocuklarda ağır sırt çantası taşımanın bel ağrısı ya da omurgada şekil bozukluğunun nedeni olmadığını ortaya koyduğunu kaydeden Prof. Dr. Ufuk Aydınlı, “Özellikle bu konuda Amerika’da iki önemli araştırma yapıldı. Araştırma ağır sırt çantası ile çocuklarda görülen bel ağrısı arasında bir ilişki olmadığını ortaya koymuştur. Bu konuda istatistiksel bir ilişki de yoktur. Dolayısıyla bir çocuğun belinin ağrıması başka araştırmaları gerektiren önemli bir konudur” açıklamasında buluyor.

Aynı araştırmada çocukların yüzde 50’sinin çantalarında gereksiz yük taşıdıklarının da ortaya çıktığını ifade eden Prof Dr. Ufuk Aydınlı, bu tür çantaların zaman zaman kas spazmı yaratarak ağrı oluşturabileceğini belirtiyor. Ebeveynlerin çocukların gereksiz yük taşımadıklarını sürekli kontrol etmeleri gerektiğini belirten Prof Dr. Ufuk Aydınlı, uygunsuz okul sıralarının da oturma bozukluklarına neden olabileceğini ifade ediyor.

EGZERSİZ VE YÜZME…
Çocukların ileride dönük bel ağrısı sorunu yaşamamaları için ebeveynlerin yanı sıra eğitimcilerin de alması gereken önlemler olduğunu kaydeden Prof. Dr. Ufuk Aydınlı, çocukların sırt ve bel kaslarını güçlendirici egzersizlerin düzenli olarak yaptırılmasının ileri hayatları açısından bir alışkanlık elde etmelerini sağlayacağını belirtiyor.

Yüzmenin yetişkinlerin yanı sıra çocukların ileriye dönük bel ağrısı yaşamamalarında en uygun spor dalı olduğunu da belirten Prof. Dr. Ufuk Aydınlı, şunları söylüyor:

“Her türlü spor dalı öncesi mutlaka kasları ısındırıcı ve güçlendirici egzersizlerin yapılması gerekiyor. Jimnastik, futbol, bale, halter, golf, su kayağı, güreş ve basketbol gibi spor dallarında ileriye dönük bel ağrısı sorunun yaşanması daha sık görülüyor. Ancak vücut ağırlığını ortadan kaldıran ve karın, sırt ile omuz adalelerini güçlendiren yüzme sporu ise bel ağrısı konusunda yapılabilecek en iyi egzersizdir.

http://www.haberturk.com/haber.asp?id=4947&cat=220&dt=2006/11/06

Çocuklarda Bel Ağrısını Önemseyin

Ses tellerine ne iyi gelir?

Ses tellerini korumak için ne yapmalıyız? Su içmek ses tellerine iyi gelir mi? Uzman Doktor İrem Konakçı, ses tellerini koruma yolları ile ilgili bilgi veriyor.Özellikle uzun konuşmak, kuru ortamlarda bulunmak, bazı hastalıklar ve susuz kalmak ses tellerimizi yıpratıyor. Peki, ses tellerimizi korumak için nelere dikkat etmeliyiz? Dr. Hasan İnsel, Milliyet’teki köşesinde ses tellerinin korunması konusunu işlemiş:

Geçenlerde Kadıköy Şifa Ataşehir Hastanesi’nin düzenli olarak organize ettiği tıbbi kurula katıldım. Kurulda odyoloji, ses ve konuşma bozuklukları uzmanı İrem Konakçı, yeni açtıkları bölümde gerçekleştirdikleri çocuklarda konuşma bozuklukları ve kekemelik konusundaki uygulamalar hakkında bilgi verdi. Aklıma büyükler geldi, pek çok kişi sesini kullanarak para bile kazanıyor, “Peki büyükler ne yapsın seslerini korumak için?” diye sordum, işte İrem Hanım’ın anlattıkları:

“İletişim kurmamızdaki en önemli öğelerden biri sesimizdir. Sesimizde meydana gelen bozulma ve değişimler iş yaşamından özel hayata kadar her alanda olumsuz etkiler yaratır. Özellikle mesleğini sesiyle icra eden öğretmenler, eğitmenler, profesyonel yöneticiler, ses sanatçıları, çağrı merkezi çalışanları gibi kişiler büyük risk altındadır. Ses organı ortamdaki her türlü değişiklikten etkilenebilecek hassas bir yapıdadır. Ses organını korumaya yönelik gerçekleştirilen her türlü davranışa ses hijyeni denir.”

Ses hijyeni kuralları
1. Günde 2-3 litre su için. Nem, ses telleri için çok önemlidir.

2. Sigara kullanmayın, sigara dumanı olan ortamlardan uzak durun. Sigara kullanımı kronik larenjit, polip, gırtlak kanseri gibi uzun süreli etkilerinin yanı sıra kısa vadede ses tellerinin kurumasına ve mukus (balgam) artışına bağlı olarak ses tellerinin zarar görmesine neden olur.

3. Reflü, ses kısıklıklarının en önemli nedenlerinden biridir. Mide rahatsızlıklarınız ve reflü konusunda ilgili hekime danışmanız faydalı olur.

4. Uyku bozuklukları ses sağlığını olumsuz etkileyebilir. Uykuyla ilgili şikayetleriniz varsa, ilgili branş hekimiyle görüşmeniz uygun olacaktır.

5. Mentollü nefes açıcıları, şekerleri ve pastilleri ihtiyatlı kullanın. Bu ürünler ses tellerinizin kurumasına yol açabilir.

6. Boğaz temizleme alışkanlığınızı bırakmaya çalışın. Sert ve sık boğaz temizlemek, öksürmek ses tellerinin birbirine sert temas etmesi yüzünden zarar verir.

7. Bulunduğunuz ortamın nemli olmasına özen gösterin. Klima ve kaloriferin kurutucusu etkisine dikkat edin. Soluduğunuz havanın kuru olması, ses tellerinizin de kurumasına neden olacaktır.

9. Uzun sürelerle konuşmanız gerekiyorsa mutlaka aralarda ses molaları verin.

10. Kalabalık ve geniş alanlarda mikrofonsuz konuşmamaya ve şarkı söylememeye özen gösterin.

11. Gürültülü ortamlarda konuşmaktan kaçının.

12. Alkol, kafein (çay, kahve) ve süt ürünlerini mümkün olduğunca az tüketin. Bu tarz ürünler ses tellerinizin kurumasına ve mukus (balgam) artışına sebep olabilmektedir. Bunun yerine bitki çaylarını tercih edin.

13. Kullandığınız bazı ilaçlar sesinize olumsuz etkisi olabilir, bu konuda hekiminizden görüş alın.

14. İşitme kaybınız varsa bu konuda mutlaka KBB hekimine ve odyoloji uzmanına başvurun. İşitme kaybı, ses şiddetinizi ayarlamanızı zorlaştırabilir.

15. Telefonda uzun süre konuşmaktan kaçının ve konuşurken başla boyun pozisyonunuza özen gösterin.

16. Konuşurken çok uzun cümleler kurmaktan kaçının.

17. Nefes kontrolüne ve doğru nefes almaya özen gösterin.

18. Stresli olduğunuzda konuşmaktan kaçının.

19. Havadaki toz, küf veya kimyasal maddeler ses organınızı olumsuz etkiler. Bu tarz ortamlardan uzak durmaya çalışın. Böyle ortamlarda bulunduğunuzda da bol su tüketin.

20. Beden sağlığınıza ve duruş postürünüze dikkat edin.

Dr. Hasan İnsel
Ses tellerine ne iyi gelir?

Acılı ezmenin yapılışı

Acı dediğimizde , yemek acısından bahsediyoruz, duygu acısından değil elbette :)))

Herneyse konumuza dönelim 🙂 Acı dediğimizde akla ilk gelen Antep yöresi yemekleri olur. Şimdi ise yine bir Antep yemeği tarifini sunacağız, hemde en lezzetlisini acılı ezme tarifini 🙂

ezme 300x225 Acılı ezmenin yapılışı

Mutfak robotuna; iki kuru soğan, iki diş sarımsak, iki soyulmuş salatalık, 2-3 adet temizlenmiş yeşil biber, yarım demet dereotu, yarım demet maydanoz koyularak çalıştırılır ve kıyılır, sonra 3-4 tane domates kabukları soyalarak koyulur, o da kıyılır ama fazla çevirmeyin..Sonra kıydığınız tüm malzemeleri tel bir süzgeçten geçirerek fazla suyunu atın. Suyunu süzdürdüğünüz malzemeyi bir karıştırma kabına alarak, içine iki yemek kaşığı domates salçası, iki yemek kaşığı biber salçası(biber salçası yoksa onun yerine bir kaşık daha domates salçası koyun, ) bir tatlı kaşığı karabiber, bir tatlı kaşığı kimyon ve arzuya göre bolca pul biber, ben 4-5 yemek kaşığı kadar koyuyorum, ne kadar acı olursa o kadar lezzetli oluyor, yarım limon suyu ile bolca zeytinyağını koyup güzelce karıştırın, acılı ezmeniz hazır….Afiyet olsun..

Acılı ezmenin yapılışı

Zayıflamak için bu alışkanlıklarınızdan vazgeçin

Kilo vermek için ve bir kaç beden incelmek için bu tuzak içeren alışkanlıklarınızdan vazgeçin Melek‘lerim.

İşte yemek konusundaki kötü alışkanlıkları yenmek için uzman tavsiyeleri:

kilo20 Zayıflamak için bu alışkanlıklarınızdan vazgeçin

HIZLI YEMEK
YENİ ALIŞKANLIĞIN: Frene basmak.
Yapılan bir araştırmaya göre, tabağındaki yemeği hızlıca yemesi istenen kadınlar yavaş yiyenlere oranla daha çok yemek yiyor. Kendini frenlediğin zaman beyin karnının doyduğuna dair sinyalleri erken alıyor ve yemeği kesmeni söyleyebiliyor.

BUNU DENE: Lokmalarını say.
Kadınlardan her lokmayı 15-20 kere çiğneyerek yemeleri istendiğinde, yavaşlamışlar ve bir sonraki lokmaya geçmeden durmuşlar.

ÇALIŞIRKEN YEMEK
YENİ ALIŞKANLIĞIN: Yemeğine odaklan.
Cornell Üniversitesi’ndeki Food and Brand Lab araştırmacıları yemek sırasında birden fazla işle meşgul olma üzerine çalışırken dikkati dağılmış olanların yüzde 30 ile 50 daha fazla yediğini gözlemlemiş.

BUNU DENE: Yemeğin miktarını ölç.
Food and Brand Lab yöneticisi Doktor Brian Wansink insanların tabağın boyutuna odaklandığı zaman ne kadar yediğine çok daha fazla dikkat ettiğini belirtiyor.

STRESLİYKEN YEMEK
YENİ ALIŞKANLIĞIN Sadece açken ye.
Boston Üniversitesi’nde görevli Beslenme Uzmanı Joan Salge Blake. “Canın sıkkınken yiyeceğin yüksek oranda karbonhidrat içeren sandviçin seni bir anda rahatlatacak bir serotonin salgılamasına neden olur” diyor. Ama bunun sonunda kan şekerin aynı hızda düşüşe geçecek ve midenin daha da fazla kazındığını hissedeceksin.

BUNU DENE Kumbara al.
Blake. “Sandviç almak istediğin zaman buna diren ve o parayı kumbaraya at” diyor. Gittikçe ağırlaşan kumbarayı görmenin, mide kazınmalarının üstesinden geldiğini göreceksin.

TABAK SIYIRMAK
YENİ ALIŞKANLIĞIN Yemeğin yarısını tabakta bırak.
Araştırmalar şunu gösteriyor Konu atıştırmak olduğu zaman, özellikle Amerikalılar, iç etkenlerdense (Cidden aç mıyım?) dış etkenlere odaklanıyor (Tabakta yemek kaldı mı?). Wansink çalışmalarında olabildiğince sulu bir sosa sahip bir tabak makarna sunduğu insanların son damlasına kadar tabağı silip süpürdüğünü görmüş. Daha da kötüsü tabak boyutlarının son zamanlarda genişlemiş olması.

BUNU DENE Yemeğini sevgilinle paylaş.
Küçük porsiyonlarda bir yemek sipariş et. Şunu da deneyebilirsin: Yemeğinin yarısını daha yemeğe başlamadan paket yaptır. Araştırmalar yemeği sadece görmenin ve koklamanın bile mideni guruldatmaya başlatacak olan hormonların salgılanmasına neden olduğunu ortaya koyuyor. Aç olmasan bile.

ANA YEMEK OLARAK HEP ET YEMEK
YENİ ALIŞKANLIĞIN: Ete garnitür gözüyle bak.
Etoburluğunu bir kenara bırakmayı başarırsan kalorileri de azaltmaya başlayabilirsin. Blake’ın kuralı: Etin yanında, onun iki katı oranında farklı şeyler ye. (Çok az tavuk parçası ve haşlanmış sebzeler…)

BUNU DENE: Sebzeleri et pişirir gibi pişir.
Marine et, baharat ekle ya da ızgarasını yap. Hepsi mümkün. Biftek yediğin zamanki yan tatları verebilecek şeyleri denersen kendini sebzeyle tatmin edebildiğini görürsün. Haftanın altı günü sebze yemenin karşılığı olarak sadece bir gün ana yemek olarak et yiyerek kendini ödüllendir.

Zayıflamak için bu alışkanlıklarınızdan vazgeçin

Bu kalp krizi daha tehlikeli

Bu kalp krizi daha tehlikeli

İspanyol bilim adamları yaptıkları araştırmalar sonucunda sabah saatlerine geçirilen kalp krizinin, günün diğer saatlerindeki geçirilenlere oranla daha tehlikeli olduğunu ortaya çıkardı.

İngiliz Kalp Dergisi tarafından yayınlanan araştırma İspanya’nın Madrid kentinde bir klinikte enfaktüs geçiren 811 hasta üzerinde yapıldı. 2003-2009 yılları arasındaki araştırmada sabah 06:00 ile öğle saatlerinde meydana gelen kalp krizlerinin yüzde 21 oranında daha tehlikeli olduğu saptandı. Uzmanlar, uyandıktan sonra meydana gelen kalp krizlerinde vücuttaki ölü dokuların damarları daha fazla tıkama eğilimi gösterdiklerini kaydetti.

Bu kalp krizi daha tehlikeli

Çocuklarda epilepsi belirtileri

Çocuklarda epilepsi belirtileri nelerdir? Çocuklarda epilepsi nasıl görünür? Çocuklarda epilepsi belirtileri nasıl meydana gelir? Çocuklarda epilepsi belirtileri oluşması mümkün mü? Çocuklarda epilepsi belirtileri tedavisi var mıdır? İşte Çocuklarda epilepsi belirtileri hakkında makalemiz..

Çocuklarda epilepsi belirtileri

Çocuklarda epilepsi belirtileri

Çocuğunuzun korkulu yüzü ‘epilepsi’nin işareti olabilir
Bilim adamları, “Çocuğunuz garip hareketler yapıyor ve korkmuş bir yüz ifadesiyle dolaşıyorsa, epilepsi olabilir” diyorlar…

Epilepsi, beyin içinde bulunan sinir hücrelerinin normal olmayan deşarj yapması sonucu ortaya çıkan nörolojik bir hastalık olarak tanımlanıyor ve Türkiye’de 700 bin civarında epileptik hasta olduğu belirtiliyor. 9 Eylül Üniversitesi Nörofizyoloji Bilim Dalı ve Epilepsiyle Savaş Derneği Başkanı Prof. Dr. Barış Baklan, çoğu epilepsi hastasının hastaneye yatmasının gerekmediğini ve ayakta izlendiğini söylüyor. Üçte ikisinde nöbetlerin kontrol altında olduğu epilepsi hastalarında 2-5 yıl boyunca nöbet görülmemesi, hastalığın aktif sürecinden çıkması olarak kabul ediliyor ve tedaviler ilaçlar azaltılarak kesiliyor. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) bu süreyi 5 yıl olarak belirlemesine karşın süreç sonunda hastalığın nüksetme olasılığı bulunuyor ve bu durumda tedavi tekrarlanıyor.

DİRENÇLİ EPİLEPSİ
Bazı epilepsi türlerinde tedavinin ömür boyu devam etmesi gerektiği belirtiliyor. Bunlar “dirençli epilepsi” grubuna giriyor. Ancak bunlara, “dirençli epilepsi” dememek gerektiğini belirten Prof. Dr. Baklan, gerçek dirençli epilepsiyi, tedaviye rağmen nöbetleri olan hastaların oluşturduğunu söylüyor. Çocukluk çağında dirençli olacağı bilinen vakalar bulunuyor. Bunlar sadece epilepsi hastası olmayıp nörolojik bir takım hastalıkları da bulunuyor. Burada epilepsi, belirti olarak ortaya çıkıyor ve uzmanlar bu hastalarda epilepsinin yanında başka nörolojik sorunlarla da uğraşıyor. Bu hastaların beyin felci ya da beyin anormalliği olanlarında nöbetler görülebiliyor. Bunların dışında çok sağlıklı ergenlerde ortaya çıkan nöbet türleri de oluyor.

Çocuğunuz sık dalıyorsa dikkat edin!
* Çocuğunuz sık sık dalıyor ve anlık kopuklukları oluyorsa.
* Kendini sıklıkla ders dinlemekten alıkoyuyorsa.
* Ağzını şapırdatıyorsa.
* Garip hareketler yapıyorsa.
* Korkmuş bir yüz ifadesi ile dolaşıyorsa, epilepsiden şüphelenmek gerekiyor.

En çok ilkokul çağı ve yaşlılıkta karşılaşılıyor
Epilepsi her yaş grubunda rastlanan bir hastalık olsa da, en çok oyun-ilkokul çağı ve yaşlılık döneminde görülüyor. Ani şuur kaybı, kasılma ve titreme nöbetleriyle gelen ve halk arasında “Sara” olarak bilinen hastalıkta nöbetler çeşitlilik gösteriyor

EPİLEPSİDE EN ÇOK SORULAN SORULAR
En çok hangi hastalıklarla karıştırılıyor?
Epilepsi, duygu-durum bozukluğu, anksiyete, depresyon ve histerik nöbetlerle karışıyor.

Nörogörüntüleme teşhiste ne kadar etkili?
70’li yıllarda hastalığın yüzde 60’ının nedeni bulunamazken günümüzde bu oran, yüzde 20.

Tedaviden hangi oranda yararlanılıyor?
Hastaların üçte ikisi tedaviden yarar görürken üçte birinde bazen ikili, bazen de üçlü tedaviye ihtiyaç duyulabiliyor.

Epilepsinin asıl tedavisi ilaçla mı yapılıyor?
Epilepsinin asıl tedavisi her zaman ilaçla yapılıyor. Yeni ilaçlarda daha az yan etki görülüyor.

İlaç kullanan kişi nöbet geçirmiyor mu?
İlaçlar çekildikten sonra oradaki çekirdek hâlâ duruyorsa, hastalık tekrar alevlenip hasta yeniden nöbet geçirmeye başlayabiliyor.

Her epilepsi tedavi oluyor mu?
Epilepsilerin çoğu tedavi edilebiliyor. Tedavi edilemeyenlerde ise başka nörolojik sorunlar oluyor.

WHO, Prof. Dr. Barış Baklan
Çocuklarda epilepsi belirtileri ile ilgili konumuz hakkında sorularınızı ve olumlu olumsuz düşüncelerinizi alt tarafta yer alan yorum formunu kullanarak bizler ve diğer kullanıcılarla paylaşabilir ayrıca tartışma panosu olarak kullanabilirsiniz. İyi günler dileriz.
Çocuklarda epilepsi belirtileri

Yaza girmeden bakıma girin!

Yaza yenilenmiş girmek isteyenlere basit ama etkili cilt ve saç bakım formülleri ‘da…Güneş ve deniz hayalleri kurmaya başlayan kadınları tepeden tırnağa güzelleşme telaşı da sardı. Medical Park Bahçelievler Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Neslihan Dolar, kışın rehavetini üzerinden atıp, yaza yenilenmiş girmek isteyenlere basit ama etkili bakım formülleri verdi:

Mevsim geçişi cildi kurutur
Mevsim geçişlerinde yaşanan ani ısı değişiklikleri derinin kurumasına neden olur. Kuruyan deri kırışmaya mahkumdur. Bu yüzden özellikle yaz aylarına yaklaştığımız şu günlerde soğuk hava ve rüzgarın kuruttuğu cildinizi deri yenileme özelliği de olan cilt tipinize uygun nemlendiricilerle bakıma alın.

Mevsimine göre nemlendirici seçin
Kışın kullanılan nemlendirici ve bakım kremlerinin yazın kullanımı uygun değildir. Güneşin yüzünü yavaş yavaş gösterdiği şu günlerde nemlendirici seçerken güneş koruma faktörü de içeren ürünler olması önemlidir. Aşırı kuruyan, alerjik olan ciltlerde nemlendiriciler 2-3 saatte bir yinelenmelidir. Yüze sürülen A, C, E vitaminler ile selenyum içerikli nemlendiricilerin güneşin yarattığı hasarları engelleyici rolleri vardır.

Lekelere karşı aha asidi
Özellikle leke oluşturmaya meyilli ve lekeli cilt yapısına sahip kişiler, bu aylarda çok daha dikkatli olmalıdır. Her yaz mevcut lekeler daha da derinleşeceği ve deri biraz daha kalınlaşıp matlaşacağı için, yaza girmeden bunların tedavi edilmesi çok önemlidir. AHA ve meyve asidi içeren ürünler çok dikkatli ve doktor kontrolünde kullanılmalıdır.

Mezoliftingle yenilenin
Yaz aylarına girerken kuruyan deriyi nemlendirmenin diğer bir yolu da çeşitli vitamin mineral aminoasit ve nem tutucu, leke açıcı ve sıkılaştırıcı maddelerin deri altına enjekte edilmesidir. Cildin kaybettiği nem, vitamin, aminoasit ve mineral desteği, deri altına ufak iğneler yardımıyla enjekte edilir. Mezolfiting denilen bu yöntemle yüz, boyun, dekolte ve özellikle el bölgesinde oluşan kırışıklıkları ve yaşlanma etkilerini geriletebilirsiniz. Sigara ve alkol kullanımından da zarar gören cildin yeniden yapılanmasını sağlar.

Dolgu ile oval ve genç bir yüz
Yaz aylarına, daha dolgun dudaklar ve yaşlılık çizgilerinden kurtularak girmek istiyorsanız, dolgu maddesi uygulamaları sizin için uygun olacaktır. Cildinizdeki oluşmuş kırışıklıklar ve çöküntülerden rahatsızsanız, insan cildinde normal olarak bulunan ve bulunduğu dokuya esneklik, sağlamlık veren doğal bir madde olan hiyalüronik asit kullanılarak yapılan dolgu maddesi enjeksiyonları, bu sorununuza çözüm olacaktır. Hiyalüronik asit, vücutta doğal olarak zaten bulunduğu için zamanla doğal olarak erir. Hiyalüronik asit, cildinizde hacim yaratarak, sağlıklı ve canlı bir görünüm verir. Bu yöntemle, yarım saat içinde ağrısız, neştersiz, dudak kenarlarında gülmeye bağlı olarak oluşan oluklar, iki kaş arasında oluşan çatık kaş çizgileri, dudak üstünde beliren sigara çizgileri, gözaltındaki çukurlar giderilebilir. Aynı zamanda yüze daha oval bir hat verilebilir ve elmacık kemiklerinin üzeri daha belirgin hale getirilebilir, dudaklar dolgunlaştırılabilir.

Kavisli kaşlar hayal değil
Kadınların kabusu haline gelen kaz ayaklarındaki kırışıklılardan da botoks yöntemiyle kurtulabilir, dilerseniz daha kavisli ve alımlı bir kaşa sahip olabilirsiniz. Ayrıca botoks uygulamaları ile boynunuzdaki çizgilere de veda edebilirsiniz.

Parlak saçlar için mezoterapi
Yaz aylarında saçlarınızın daha parlak ve sağlıklı görünmesini de sağlayabilirsiniz. Saç mezoterapisi ile saç dökülmeleri engellenebilir, saçlarınız daha parlak ve sağlıklı görünür. Saç mezoterapisinde, saç dökülmesini önleyen, yeni saç çıkışını uyaran ve saçları besleyen vitamin, mineral, aminoasit ve dolaşım artırıcı ajanlar saç köklerine verilir. Böylece güçlenen köklerden çıkan saçlar daha parlak, kalın ve güçlü olur.

Yaza girmeden bakıma girin!

Besin saklama yöntemleri

Besinlerinizi uzun süre zarar görmeden saklamak istiyorsanız sizler için Journal of Food Science dergisinin bazı önerileri var. Hangi besinin hangi yöntemlerle ne kadar saklanacağı hakkında bilgileri hadi hep birlikte öğrenelim…

Besin saklama yöntemleri

Journal of Food Science dergisinde yayımlanan bir çalışmaya göre, rafta altı aydan uzun kalan yeşil çayın anti-oksidan kapasitesi yaklaşık yüzde 32 oranında azalıyor. ‘Kateşinler’ olarak bilinen bu anti-oksidanların, kanser türlerindeki riski azaltıcı etkileri var. Çay, oksijen ve ışığa duyarlıdır, şarap gibi yıllarla daha da iyi hale gelmez. Çayınızı, hava geçirmez paketlerde ya da konserve kutularda satın alın, mutlaka hava geçirmediğinden emin olun. Kullandıktan sonra çayınızı opak (ışık geçirmez) kavanozlarda ve serin bir alanda muhafaza edin. Yeşil çay, siyah çaya oranla ısıya karşı daha hassastır bu nedenle ağzı kapalı olan kavanozunuzu buzdolabında saklarsanız yaprakları daha uzun süre taze ve sağlıklı kalacaktır.

Domates ve ürünleri
Çalışmalar gösteriyor ki, buzdolabında üç aydan daha uzun süre duran konserve domates salçalarındaki likopen oranı (kutu açılmamış olmasına rağmen) yüzde 50 azalıyor. İspanya’da konuyla ilgili çalışmalar yürüten araştırmacılar, geçen zamana bağlı olarak ketçapta bulunan likopen miktarında da azalmalar yaşandığını buldu. Çeşitli kanser türleri, kalp hastalıkları ve hatta kemiklerin kuvvetlenmesi için oldukça güçlü bir anti-oksidan olan likopenin bu şekilde kayba uğraması oldukça üzücü.

Önceden yapılmış domates sosları yerine kendi sosunuzu hazırlayıp kaybı daha aza indirebilirsiniz. Püre yerine domatesi tam veya küp şeklinde kesilmiş olarak saklamak lipokeni daha iyi korumanızı sağlar. Eğer ketçap buzdolabınızda uzun süre duruyorsa küçük boylarını satın alın. Taze şişelerde her zaman daha fazla likopen bulunur, bu nedenle üretim tarihini kontrol etmeyi unutmayın.

Patatesi kağıt torbada saklayın
Hollanda’daki araştırmaya göre, depolamanın üzerinden sekiz ay geçtikten sonra en iyi saklama koşullarında bile (kuru, serin ve karanlık) papateste bulunan C vitamini oranı yüzde 40 azalıyor. Bu nedenle patatesleri uzun süre kilerde saklamayın.
Eğer marketlerden paketlenmiş olarak alıyorsanız etiketlere bakarak en taze olanını tercih edin. Pazardan ya da manavdan alıyorsanız ufak olanları seçmenizi öneririm. Fazla miktarlarda almak yerine 1-2 hafta içinde tüketeceğiniz kadar almak da iyi bir yöntemdir. Ayrıca patatesleri plastik torbalarda saklamak yerine kağıt torbalarda saklamak daha uygun olur çünkü kağıt fazla ışığı ve oksijeni dışarıda tutar.

Zeytinyağı ısıya duyarlı
Şişelenmiş zeytinyağının altı ay saklanması anti-oksidan aktivitesini yüzde 40 oranında azaltıyor. Zeytinyağı şişenizi, yemek pişirdiğiniz ocağın yanında bekletmeyin veya oksijen, ışık ve ısı hassasiyetine karşı kapağını uzun süre açık bırakmayın. Eğer zeytinyağını yemeklerinizde sıklıkla kullanmıyorsanız satın alırken küçük boylarını seçmenizi öneririm.

Reçeller buzdolabına
Arkansas Üniversitesi’nde yapılan bir çalışmaya göre oda sıcaklığında iki aydan uzun süre bekletilen böğürtlen reçelinde bulunan antosiyanin oranı yüzde 23 azalıyor. Karanlık bir yerde altı aydan daha uzun süre saklanan çilek reçelindeki flavanoidlerde yüzde 12 kayıp yaşanıyor. Antosiyaninlerin, inflamasyon azaltıcı ve anti-oksidan özellikleri var. Reçellerinizi buzdolabında saklamak, açmadan önce yüzde 15 daha fazla antosiyanin ve anti-aging özelliklerinden yararlanmanızı sağlar. Şeker içermeyen reçelleri tercih etmeye özen gösterin. Bu reçellerin daha fazla antosiyanin içerdiği biliniyor.

Baharatlar için cam kavanoz
Çin’de yapılan bir çalışmada, dokuz ay boyunca saklanan kırmızı biberdeki kapsaisin azaldı. Genel olarak baharatlar satın alınırken canlı renkte olmalıdır çünkü olgun ve mat renkte olanların lezzet, besin öğesi değerleri daha düşüktür. Eğer bulabiliyorsanız (poşetler ya da plastikler yerine) cam kavanozda satılanları tercih etmenizi öneririm ya da bitkileri kurutup kendiniz öğütebilirsiniz. Birçok baharat özellikle çekilmemiş karabiber taneleri sağlık açısından daha etkilidir ve lezzetini uzun süre korur çünkü öğütülmediği için taneler ışık, hava geçirmez. Baharatlarınızı direkt ışık altında ve ocağınızın yanında muhafaza etmeyiniz.

Tahılları ışıktan seramikle koruyun
Işığa maruz kalan makarnadaki riboflavinin yüzde 50′si kayba uğruyor. Yine aynı çalışmaya göre, üç aydan daha uzun süre makarnanın az bir ışık gören yerde muhafaza edilmesi riboflavin oranını yüzde 80 azaltıyor. Tahılları, ısı etkisinden korumak için opak (ışık geçirmeyen) seramik kaplarda saklayın. Buzdolabında saklamaktansa kuru bir depoda muhafaza etmek daha uygundur.

Besin saklama yöntemleri

Kremalı mantar çorbası tarifi

Merhaba Melek‘ler, sizi bilmem de ben kremalı mantar çorbasını çok severim, düşündüm de benim gibi sevenler varsa yada hiç tatmamış olan arkadaşlarıma tarifini vereyim, sevmeyenler sevsin, kremalı mantar çorbası yaygın olsun dediydim :)))) İşte o meşhur kremalı mantar çorbası tarifi.kremali mantar corbasi1 5379 Kremalı mantar çorbası tarifi

MALZEMELER
500 gr mantar
100 gr krema
4 kaşık un
1 fincan mısırözü yağ
tuz
5 su bardağı su

HAZIRLANIŞI
yağı tencereye koyup,hafif pembeleşinceye kadar kavurun soğuk suyu yavaş yavaş kavurduğunuz una boşaltın.
kaynayana kadar karıştırın.Bu arada yıkadığınız mantarları bir cm kalınlığında doğrayın,ve beş dakika suda haşlayıp,süzün.Mantarları kaynayan unlu suya karıştırın. Kremayı yarım fincan sütle çırpıp çorbaya boşaltın.Tuzunu koyup beş dakika daha pişirip ocağı kapatın.

Afiyet olsun Melek’ler.

Kremalı mantar çorbası tarifi