Posts Tagged 'Bu'

Zayıflamak için bu alışkanlıklarınızdan vazgeçin

Kilo vermek için ve bir kaç beden incelmek için bu tuzak içeren alışkanlıklarınızdan vazgeçin Melek‘lerim.

İşte yemek konusundaki kötü alışkanlıkları yenmek için uzman tavsiyeleri:

kilo20 Zayıflamak için bu alışkanlıklarınızdan vazgeçin

HIZLI YEMEK
YENİ ALIŞKANLIĞIN: Frene basmak.
Yapılan bir araştırmaya göre, tabağındaki yemeği hızlıca yemesi istenen kadınlar yavaş yiyenlere oranla daha çok yemek yiyor. Kendini frenlediğin zaman beyin karnının doyduğuna dair sinyalleri erken alıyor ve yemeği kesmeni söyleyebiliyor.

BUNU DENE: Lokmalarını say.
Kadınlardan her lokmayı 15-20 kere çiğneyerek yemeleri istendiğinde, yavaşlamışlar ve bir sonraki lokmaya geçmeden durmuşlar.

ÇALIŞIRKEN YEMEK
YENİ ALIŞKANLIĞIN: Yemeğine odaklan.
Cornell Üniversitesi’ndeki Food and Brand Lab araştırmacıları yemek sırasında birden fazla işle meşgul olma üzerine çalışırken dikkati dağılmış olanların yüzde 30 ile 50 daha fazla yediğini gözlemlemiş.

BUNU DENE: Yemeğin miktarını ölç.
Food and Brand Lab yöneticisi Doktor Brian Wansink insanların tabağın boyutuna odaklandığı zaman ne kadar yediğine çok daha fazla dikkat ettiğini belirtiyor.

STRESLİYKEN YEMEK
YENİ ALIŞKANLIĞIN Sadece açken ye.
Boston Üniversitesi’nde görevli Beslenme Uzmanı Joan Salge Blake. “Canın sıkkınken yiyeceğin yüksek oranda karbonhidrat içeren sandviçin seni bir anda rahatlatacak bir serotonin salgılamasına neden olur” diyor. Ama bunun sonunda kan şekerin aynı hızda düşüşe geçecek ve midenin daha da fazla kazındığını hissedeceksin.

BUNU DENE Kumbara al.
Blake. “Sandviç almak istediğin zaman buna diren ve o parayı kumbaraya at” diyor. Gittikçe ağırlaşan kumbarayı görmenin, mide kazınmalarının üstesinden geldiğini göreceksin.

TABAK SIYIRMAK
YENİ ALIŞKANLIĞIN Yemeğin yarısını tabakta bırak.
Araştırmalar şunu gösteriyor Konu atıştırmak olduğu zaman, özellikle Amerikalılar, iç etkenlerdense (Cidden aç mıyım?) dış etkenlere odaklanıyor (Tabakta yemek kaldı mı?). Wansink çalışmalarında olabildiğince sulu bir sosa sahip bir tabak makarna sunduğu insanların son damlasına kadar tabağı silip süpürdüğünü görmüş. Daha da kötüsü tabak boyutlarının son zamanlarda genişlemiş olması.

BUNU DENE Yemeğini sevgilinle paylaş.
Küçük porsiyonlarda bir yemek sipariş et. Şunu da deneyebilirsin: Yemeğinin yarısını daha yemeğe başlamadan paket yaptır. Araştırmalar yemeği sadece görmenin ve koklamanın bile mideni guruldatmaya başlatacak olan hormonların salgılanmasına neden olduğunu ortaya koyuyor. Aç olmasan bile.

ANA YEMEK OLARAK HEP ET YEMEK
YENİ ALIŞKANLIĞIN: Ete garnitür gözüyle bak.
Etoburluğunu bir kenara bırakmayı başarırsan kalorileri de azaltmaya başlayabilirsin. Blake’ın kuralı: Etin yanında, onun iki katı oranında farklı şeyler ye. (Çok az tavuk parçası ve haşlanmış sebzeler…)

BUNU DENE: Sebzeleri et pişirir gibi pişir.
Marine et, baharat ekle ya da ızgarasını yap. Hepsi mümkün. Biftek yediğin zamanki yan tatları verebilecek şeyleri denersen kendini sebzeyle tatmin edebildiğini görürsün. Haftanın altı günü sebze yemenin karşılığı olarak sadece bir gün ana yemek olarak et yiyerek kendini ödüllendir.

Zayıflamak için bu alışkanlıklarınızdan vazgeçin

Bu kalp krizi daha tehlikeli

Bu kalp krizi daha tehlikeli

İspanyol bilim adamları yaptıkları araştırmalar sonucunda sabah saatlerine geçirilen kalp krizinin, günün diğer saatlerindeki geçirilenlere oranla daha tehlikeli olduğunu ortaya çıkardı.

İngiliz Kalp Dergisi tarafından yayınlanan araştırma İspanya’nın Madrid kentinde bir klinikte enfaktüs geçiren 811 hasta üzerinde yapıldı. 2003-2009 yılları arasındaki araştırmada sabah 06:00 ile öğle saatlerinde meydana gelen kalp krizlerinin yüzde 21 oranında daha tehlikeli olduğu saptandı. Uzmanlar, uyandıktan sonra meydana gelen kalp krizlerinde vücuttaki ölü dokuların damarları daha fazla tıkama eğilimi gösterdiklerini kaydetti.

Bu kalp krizi daha tehlikeli

Bu da Photoshop’suz Madonna

Birkaç gündür internet sitelerini süsleyen 52 yaşındaki ‘taş gibi’ Madonna fotoğraflarına kıskanmadan bakamayan kadınlar bu haber size!

madonna 11 Bu da Photoshopsuz Madonna

DİĞER RESİMLER İÇİN TIKLAYINIZ.

Bu da Photoshop’suz Madonna

Nedir bu detoks ?

Nedir bu detoks ?

Herkesin dilinde o. Peki nasıl uygulanır ? Kimler yapabilir ?

Son yıllarda sıkça kullanılan ”detoks” yönteminin, uzun süreli ve yanlış uygulanması halinde, zihinsel bulanıklık ve epilepsiye kadar gidebilen beyin hasarlarına yol açabileceği belirtildi.
Diyetisyen Lale Sağlık, AA muhabirine yaptığı açıklamada, vücutta ”toksin” adı verilen zararlı bazı kimyasallar bulunduğunu ve bu maddelerin vücutta birikebildiğini söyledi.
İnsan vücudunun, gece ve sabah erken saatlerde kendisini temizlemek için programlandığını anlatan Sağlık, terleme, solunum, idrar yapma, dışkılama ve safra oluşumu gibi doğal yollarla toksinlerden arınıldığını belirtti.

Sağlık, bazen vücudumuzdaki toksin miktarının çok fazla olduğunu; alkol, kafein içeren içecekler, ilaçlar, besin katkı maddeleri (renklendirici, koku verici, suni tatlandırıcı gibi), tarımsal böcek ilaçları, hava kirliliği, sigara ve egzoz dumanı, radyasyon gibi etkenlerin de bu yükü artırabildiğini kaydetti.
Sağlık, toksinlerin vücuttan yeterli atılamaması halinde, yorgunluk, güçsüzlük, bitkinlik, kendini iyi hissetmeme, aşırı uyku ya da uykusuzluk, kas ve eklemlerde gerginlik, ağrı ve güçsüzlük, sinirlilik, bunaltı hissi, değişken ruhsal yapı ve bağışıklılık sisteminin yavaşlaması gibi birçok fiziksel ve ruhsal sağlık sorununa neden olabildiğine dikkati çekti.

”DETOKS, KİLO VERDİRMEYE YÖNELİK PROGRAM DEĞİL”
Vücutta biriken toksinlerden arınarak, daha zinde olabilmek için yeterli ve dengeli beslenme programında sebze ve meyvelere daha fazla yer verilmesinin ”detoks” olarak tanımlandığını belirten Sağlık, detoksun diyetten ziyade bir paket program olarak düşünülmesi gerektiğini söyledi.
Sağlık, detoksun içinde, gıdaların doğru tüketimi dışında; fiziksel aktiviteyi artırma, ruhsal detoksa destek için güne müzikle başlama, yoga, meditasyon gibi uygulamalardan yararlanma, olanaklar ölçüsünde SPA’lardan, masajdan, sauna, buhar banyosu ve termal banyolardan faydalanma gibi faaliyetlerin de bulunduğunu kaydetti.

Toksinlerin, egzersizle oluşan terleme ya da idrarla dokulardan uzaklaştırıldığını dile getiren Sağlık, bu uygulamaların detoksun etkisini artıracağını ifade etti.

Sağlık, detoksun kilo vermeye yönelik bir diyet olmadığını ancak bir miktar kilo kaybının söz konusu olduğunu kaydederek, ”Ancak bunun nedeni aşırı tuzlu, yağlı, şekerli besinlerin sınırlandırılması, fiziksel aktivitenin artması ve toksin yükünün azalmasına bağlı metabolizma hızında meydana gelen artıştır” diye konuştu.

Gün boyu yalnızca taze sebze ve meyve sularının tüketildiği tek besin grubuna dayalı uygulamaların doğru bir detoks olmadığını belirten Sağlık, ”Bu tip detoks uygulamaları ile yeterli oranda protein, demir, çinko, fosfor ve B grubu vitaminleri alınamadığı için bu vitamin ve minerallerin eksikliğine bağlı birçok sağlık problemiyle karşılaşmak mümkündür” dedi. Sağlık, uzun süreli yanlış detoks uygulamalarının, ”aşırı oranda sıvı ve tuz kaybına bağlı zihinsel bulanıklık ve epilepsiye kadar gidebilen beyin hasarlarına” yol açabileceği uyarısında bulundu.

Sağlık, detoks programına başlanmadan önce kişinin programı kaldırıp kaldıramayacağının değerlendirilmesi gerektiğini bildirdi.

DETOKS KİMLERE UYGULANABİLİR ?
Sağlık, detoksun; bebekler, çocuklar ve ergenlik dönemindeki çocuklar hariç yetişkin bireylerde bazı kriterler göz önünde bulundurularak uygulanması gerektiğini belirterek, ayrıca kronik hastalıklardan diyabet, hipertansiyon, mide-bağırsak ile kanser hastalıkları ve yaşlılara uygulanmasının da olumsuz sonuçlar doğurabildiğini kaydetti.

Hamilelik ve emzirme döneminde olan kadınların kesinlikle detoks yapmaması gerektiğini vurgulayan Sağlık, kişinin bu programa alınmadan önce detoksu kaldırıp kaldıramayacağının mutlaka değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.

Sağlık, detoks kürlerinin, bireysel özelliklere göre değişmekle birlikte, genel olarak 2 haftada bir gün, ayda 2-3 gün, 3-6 ayda bir hafta sürelerle uygulanabildiğini belirtti.

-’MAYDANOZ VE SARIMSAK DETOKSA DESTEK OLUR”
Detoks programına başlanacak günden bir önceki akşam itibarıyla alkolün bırakılması ya da sadece bir kadeh kırmızı şarapla sınırlandırılması gerektiğini belirten Sağlık, ”sigarayı tamamen bırakın, kafeinli içeceklerden, kafein içeren ilaçlardan ve yiyeceklerden uzaklaşın” dedi.

Sağlık, katkı maddesi içeren hazır besinlerden uzak durulması, etler, sakatatlar, rafine edilmiş gıdalar, konserveler ile doymuş yağların tüketilmemesi gerektiğini söyledi.

Mümkün olduğunca organik gıdaların tercih edilmesi, sebze ve meyvelerin aze olarak yenilmesini öneren Sağlık, içme suyunun da mineral değerleri açısından uygun olmasına özen gösterilmesi gerektiğini bildirdi.
Sağlık, yemeklerde sık sık maydanoz ve sarımsak kullanarak detoksa destek olunmasını önererek, ”Uyanır uyanmaz bir iki bardak ılık su içmeye çalışın. ze limon ile tatlandırılmış su ise toksin atma hızınızı artıracaktır” dedi.

Kızartma şeklinde pişirilen yiyecekler yerine haşlama, ızgara ya da buharda pişirme metotlarının tercih edilmesinin uygun olduğunu belirten Sağlık, pişirme kaplarının da paslanmaz çelik, cam veya porselen olmasına özen gösterilmesi gerektiğini kaydetti.

”TAZE SEBZE-MEYVE TÜKETİN”
Sebze ve meyvelerin içerdikleri özel bazı maddelerin çok güçlü detoks etkisi olduğunu ifade eden Sağlık, havuç, kereviz, marul, lahana, kara lahana, brüksel lahanası, ıspanak, kabak, brokoli, domates, enginar, salatalık, sarımsak gibi sebzelerle birlikte bir miktar meyve (elma, kırmızı erik, portakal, kivi, siyah üzüm, şeftali, kayısı, greyfurt, muz, vişne, böğürtlen, ananas) ve şifalı bitkiler (maydanoz, nane, dereotu, fesleğen vb.) yiyeceklerin mutlaka düzenli olarak tüketilmesi gerektiğini bildirdi.
Sağlık, özellikle ara öğünlerde saf sebzelerden taze olarak hazırlanan sebze suyu karışımları ya da meyve suyu kokteyllerinin etkin bir detoks sağlayacağını söyledi.

Detoks sebze sularının tatlarını daha hoş hale getirmek için tarçın, limon, portakal ya da greyfurttan yararlanılabileceğini anlatan Sağlık, sebzelerin taze hazırlanıp, bekletilmeden tüketilmesinin uygun olduğunu bildirdi.

Sağlık, hafif pişmiş mevsim sebzeleri, limon suyu, sirke ya da çok az sızma zeytinyağı ilave edilmiş salataların, ana öğünlerde yenilebileceğini belirterek, ”İsterseniz bu menüyü haşlanmış esmer pirinç ya da entegre makarna ile renklendirebilir, light ya da probiyotik yoğurtla da zenginleştirebilirsiniz” dedi.

AA

Kaynak: http://www.haberturk.com/haber.asp?id=93090&cat=220&dt=2008/08/24

Nedir bu detoks ?

Bu hastalık kariyere darbe vuruyor

Bu hastalık kariyere darbe vuruyor

Duş almak yararlı olmuyor mu ?
Özel hayattan kariyere, arkadaşlıktan duygusal ilişkiye kadar birçok soruna neden olabilen terlemeye karşı en ideal çözümün botoks olduğunu belirten Dermatoloji Uzmanı Dr. Makbule Dündar, ekliyor: Hiperhidroz yani aşırı terlemenin en ideal tedavi seçeneği olan botoks, ter bezlerinde sinir iletisini bloke ederek sorunu çözüyor

Oturduğu yerde sırılsıklam terleyenler, her türlü önlemi almasına rağmen ter kokusuna engel olamayanlar; gerek iş, gerek özel hayatında birçok sıkıntı yaşayabiliyor. Deodorantlara, sık sık alınan duşlara ve hatta yaptırılan cerrahi işlemlere rağmen bir türlü baş edilemeyen terlemeye karşı en ideal çözümün botoks olduğunu belirten Medical Park Bahçelievler Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Makbule Dündar; aşırı terleme ile ilgili bilgiler verdi:

Aşırı terleme nedir ?
Fiziksel ve psikolojik sorunlara neden olabilen hiperhidroz yani aşırı terleme, nüfusun yüzde 1’ini etkiliyor. Aşırı terleme, vücudun her yerinde bulunan etkin ter bezlerinin aşırı çalışmasına bağlı olarak ortaya çıkıyor. Bu bezler yoğun şekilde avuç içlerinde, ayak tabanında ve koltuk altında gruplar halinde bulunuyor. Hiperhidrozlu hastalar ter yüzünden dakikalarla ifade edilecek kadar kısa süreler içinde sırılsıklam olurlar. Hastalar bu ıslaklıkla başa çıkabilmek için koltuk altlarına sıvı emici kumaşlar ve petler kullanır ya da sık sık kıyafet değiştirirler.

KARİYERE BİLE DARBE VURUR
Terleme hayatı nasıl etkiler ?
Aşırı terleme hiperhidrozun, ‘fokal hiperhidroz’ denilen bir terleme biçimi de vardır. Fokal hiperhidroz; vücudun belirli bölümlerinin daha fazla etkilenmiş olduğu durumlar için kullanılır. Buna ‘bölgesel terleme’ de diyebiliriz. Fokal hiperhidroz, hem özel yaşamda hem de profesyonel iş yaşamında ciddi sosyal problemlere yol açar. Aşırı terleme; dostlukların ve duygusal ilişkilerin zedelenmesine, özgüven kaybına, kariyerin darbe almasına ve hatta depresyona bile neden olabilir. Yoğun ter, deride yer yer yapısal değişikliklere ve mantar enfeksiyonlarına yol açabilir. Sonuç olarak hiperhidroz belirtileri, ciddi duygusal ve sosyal problemlere yol açabilir.

Tedavi seçenekleri nelerdir ?
•Deodorantlar (topikal antiperspirant metal tuzları): Etkili olabilir ancak sık sık uygulama gerektirir ve deri imitasyonuna neden olabilir.
•Sistemik antikolinerjik ilaçlar: Bazı hastalarda işe yarayabilir. Ancak ağız kuruluğu, kabızlık ve görme bulanıklığı gibi yan etkilerinden dolayı kullanımı sınırlıdır.
•İyontoforez: Etkisi geçicidir ve haftada iki kere veya daha fazla tekrarlanmalıdır. Deride duyarlılığa neden olabilir. Koltuk altı için kullanımı pratik değildir.
•Cerrahi: Koltuk altı aşırı terlemesi için bir tedavi seçeneğidir. Ancak deride gözle görülür iz bırakır. Torasik sempatektomi genel anestezi gerektirir ve hastaların yüzde 84’ünde farklı bölgede aşırı terleme ortaya çıkar.
•Botoks: Ter bezlerinde sinir iletisini etkin biçimde bloke ederek etkisini gösterir. Hastalar yüzde 95’i, uygulamadan sonraki birinci haftada tedaviye yanıt verir. Ortalama tedavi süresi yedi aydır. Hastalar, tekrarlayan uygulamalardan sonra iyileşme süresinin uzadığını ifade ediyor.

YENİDEN SOSYALLEŞİN
Botoks’un terleme tedavileri arasındaki yeri nedir ?
‘Hiperhidroz’un botoks ile tedavi edilmesi; kişinin duygusal durumunda, günlük yaşamın birçok alanında ve sosyal aktivitelerde yer alma becerisinde, işyerindeki üretkenliğin artmasında ve hasta memnuniyetinde belirgin katkılar sağlar.

Terlemeye karşı botoks nasıl uygulanıyor ?
Botoks; uygulama bölgesine (koltuk altı, avuç içi veya ayak tabanı) oldukça ince iğnelerle deri içerisine enjekte edilir. Uygulama kolay ve zahmetsizdir. Yan etkisi hayli hafiftir. Sadece yüzde 0.7 vakada uygulama bölgesindeki kaslarda hafif güçsüzlük bildirilmiştir. Bu güçsüzlük de geçicidir ve tedavi gerektirmez.

Kaynak: http://www.haberturk.com/haber.asp?id=99476&cat=220&dt=2008/09/24

Bu hastalık kariyere darbe vuruyor

Nedir bu evlilik terapisi?

Nedir bu evlilik terapisi?

Evlilik eşlerin ekonomik, sosyal, duygusal, cinsel vb bağlarla birbiriyle sağlıklı iletişim kurabilmeyi amaçladıkları bir yapıdır. Bu olumlu amaca ulaşmada kimi zaman sorunlar yaşabilmekte, eşler farklı çatışmalar içine girebilmekte ve bu yapı sarsılabilmektedir. Evlilik için bir araya gelen bireylerin farklı geçmişlere, farklı beklentilere sahip olmaları, bilinç altı mekanizmalarının farklı çalışmaları evlilik sorunlarını kaçınılmaz kılmaktadır.

İLETİŞİM BOZUKLUĞU
Evlilik terapisi birlikteliklerinde sorun yaşayan eşlere, ilişkilerini tekrar sorgulayabilme ve yeniden sağlıklı bir noktaya getirebilmeleri konusunda psikolojik destek sağlamak amacını güden bir psikoterapi şeklidir.Yaşanılan en
yaygın problem iletişim bozukluğu olmakla beraber kişiler cinsel sorunlar, aldatma, güvensizlik gibi sebeplerle de evlilik terapisine ihtiyaç duymaktadırlar.
Terapist ile eşler arasında yapılan ilk görüşmeden sonra ilişkideki sorun belirlenir ve bu doğrultuda terapi sürecinin nasıl ilerleyeceği belirlenir. Terapist tespit ettiği tanıya uygun olarak eşleri hangi sıklıkta terapiye alacağını belirtir. Yine terapistin önerisi ile eşler terapiye birlikte ve/veya ayrı ayrı olmak üzere katılırlar.

ÇEKİNMEK SON DERECE YANLIŞ
Çiftlerin evlilik terapistinden destek almaktan çekindikleri sıklıkla görülür ve genellikle evlilikler bitme noktasına geldikten sonra son çare olarak bir terapist desteğinin alınmasına karar verilir. Birliktelik sürecinde yaşanılan pek çok soruna rağmen, kişiler evlilik terapisine gidecek kadar ciddi
boyutlarda sorun yaşamadıklarını savunurlar ve bu konuda profesyonel destek almayı sürekli ertelerler.Terapiye gelen eşler sorunlarını aşabilmek için her yolu denediklerini fakat başarılı olamadıklarını, son çare olarak da bir terapiste gitmeyi uygun bulduklarını sıklıkla belirtirler.

Evlilik terapisi hakkında en çok merak edilenler:
Eşler terapiye gelmeden önce çeşitli korku ve kaygılar yaşayabilirler. Genellikle terapistin yaklaşımından kaygı duyar; ayıplanıp, küçük görülmekten endişelenirler. Özellikle ilk kez psikolojik destek alacak kişiler kendini açma kosunda sorun yaşayabilirler. İlk seansta terapist eşlerin kısa özgeçmişleri hakkında bilgi alır ve onları tanımaya çalışır. Eşlerden yaşadıkları sorunları tarif etmeleri ve eş terapisinden ne bekledikleri sorulur.Treapist ilk seansın sonunda genel
bir tanı koyar ve eşlerin de onayı ile terapi sürecine devam edilip edilmeyeceği karşılıklı olarak belirlenir. Terapi sürecinde bazı seanslara eşler birlikte katılırken bazı seanslara ise bireysel katılabilirler. Terapist bu süreçte kişilerin mahremiyetine özen göstereceğini ve kişisel bilgileri ve paylaşımları herhangi bir şekilde kullanmayacağını da belirtir.

BAKIŞ AÇISI DEĞİŞİR
Terapistin eşlere kazandıracağı en büyük beceri olayları farklı açılardan değerlendirme ve empati kurabilme olacaktır. Terapi sürecinde bilinç dışı beklentiler ortaya çıkarılırak kişilerin düşünce ve davranış mekanizmalarındaki aksaklıklar giderilmeye ve yetişkin kimlikler geliştirilmeye çalışılır. Genellikle evlilik terapisine gelen kişilerin ilişki dışında bireysel bir takım sorunları da olduğu
görülür. Bu sebeple kişiler iletişim sorunlarını çözebilmek için öncelikle bireysel sorunlarını çözebilme konusunda da destek alabilirler.

Evlilik terapileri nasıl sonuçlanır?
Evlilik terapisi kişilere ilişkilerin çözüleceği konusunda herhangi bir garanti veremez, bu eşlerin istek ve çabası ile mümkün olabilmektedir. Eşlerin terapiye kendi istekleri ile katılmış olmaları sürecin başarısını arttıran en önemli faktörlerden biridir.
Bir çok evlilik terapisi mutlu sonla biter ve eşler değişime karar verip bu yönde birbirlerine destek olarak mevcut sorunlarını çözerler. Bazı çiftlerin ise değiştirebilmeleri mümkün olmayan bazı durumlarda en azından kabullenme kapasitelerini arttırarak evliliği sürdürmeye çalıştıkları görülür.
Hiçbir koşulda değişmek istemeyen ve yaşadıkları sorunlara katlanmayacak olan çiftler ise ayrılmayı tercih edebilmektedirler.

Nedir bu evlilik terapisi?

Bu yıl Alaçatı’ya Alâ Otel damgasını vuracak

-bu-yil-alacatiya-al-otel-damgasini-vuracak-.jpgAlaçatı’nın merkezinde ancak kalabalıktan sıyrılmış yerleşimiyle Alâ Otel yazın tadını çıkarmak isteyenlerin vazgeçilmez mekanı olacak.Çeşme beldesine bağlı Alaçatı’ya bu yıl bir yıldız kondu: Alâ Otel!

Mimar Orhan Bayrak tarafından tasarımı ve yapımı gerçekleşen Alâ Otel, birbirinden farklı tarzda 17 odası, Alaçatı ölçülerine göre geniş havuzu ve bünyesindeki Tavan Restaurant’ıyla Alaçatı’ya damgasını vuruyor. Alaçatı’nın merkezinde ancak kalabalıktan sıyrılmış yerleşimiyle Alâ Otel yazın tadını çıkarmak isteyenlerin vazgeçilmez mekanı olacak.

Alâ Otel’in en önemli özelliklerinden biri şirketlerin gerek iç gerekse dışa yönelik eğitim ve seminerlerine uygun mekana sahip olması. Günümüz koşullarında dikkati en üst seviyeye çıkartmayı ve katılımı yüksek tutmayı amaçlayan kurumlar,
etkinliklerde denenmemiş mekanlar bulmaya çalışıyor. İşte Alâ Otel tam da bu konuda iyi bir seçim. Eğitim veya seminerini Alâ Otel’de yapan şirketler içeriğin unutulmayacağından emin olabilirler.

Alâ Otel hakkında detaylı bilgiye http://www.alaotel, Tavan Restaurant hakkında detaylı bilgiye ise http://www.tavanrestaurant adresinden ulaşabilirsiniz.

Ala Otel Tel: 0232 716 0780
Oda fiyatı: 260TL – 340TL arası.

Oda fiyatları 2 kişi için olup KDV, kahvaltı ve kek ikramlı akşamüstü çayları dâhildir.

Bu yıl Alaçatı’ya Alâ Otel damgasını vuracak